2 Mart 2012 Cuma

Benimkisi Büyük Aşk :)

Kendimi bildim bileli birseyler izlemeyi severim ben. Başlarda çok seçici olmasam da zamanla kendi zevklerim dahilinde diziler filmler vs çok izledim, izlemekteyim. Daha ilkokul yıllarımda Türk filmi izlemeyi severdim. Anneannemin bize bakmaya geldiği zamanlarda oturur birlikte eski Türk filmlerini büyük bir zevkle izlerdik :)Hala Türk filmi görünce dayanamam izlerim :) Daha sonraları yabancı filmlere dadandım tabi :) Özellikle üniversite yıllarında ard arda 3 tane film izlediğimiz günleri göz ardı edemem. Başlarda her filmi izlerken sonraları özel filmleri seyretmeye başladım. Ve şimdi kendime has bir film zevkim olduğunu düşünüyorum. Mesela ben aksiyon filmleri izlemem. Korku filmleri, gerçekçi olmayanları da izlemem. Peki ne izlerim ben. Dram, biyografi, romantik komedi, komedi ama her komedi değil :) hayatla ilgili olan gerçek hayattan esinlenen filmlere de bayılırım ayrıca.. Gelelim bu yazının amacına. En çok severek izlediğim filmlere ve aktöre. Tom Hanks. Söz konusu onun filmleriyse hiç karşı çıkmam, hiç soru sormam oturur izlerim. Bu kendi adıma bir projedir ki şimdi açıklayacağım ne olduğunu ne zaman biter bu proje bilmem ama zevk alarak yerine getireceğim bir proje olduğunu söyleyebilirim. "Bütün Tom Hanks filmlerini izlemek" istiyorum. Zaten bir çoğunu izledim ancak arada izleyemediklerim de yok değil. Hepsini yeni baştan izleyip hepsiyle ilgili yazılarımı bu blogda paylaşmaya karar verdim. Belki okuyan birileri olur ne dersiniz? Evet benimkisi büyük bir aşk Tom Hanks'e duyduğum.. Çok büyük aşk!

4 Ağustos 2010 Çarşamba

4-Temple Grandin



Buraya uzun zamandır bişeyler yazmamıştım. Uzun zamandır güzel bir film izlememişim demektir bu da. Bugün sonunda güzel bir film izledim ve yine farkettim ki biyografi tarzındaki filmleri seviyorum.

Bu filmin adı da Temple Grandin. Temple otistik bir genç kız. Filmde onun üniversiteye gidişini, yüksek lisansını tamamlamış ve doktorasına başlamak üzere olan genç bir kız var. Dünyaya herkesten farklı bir şekilde bakıyor. Hayvanların bakış açılarından da bakıyor hayata ve onlara saygı duymak adına onlar için icatlar yapıyor. Otistik insanlar farklı evet ama daha eksik değiller bunu gösteriyor.
Onu tanıyan insanlar başta çok farklı değerlendiriyor ama sonradan görüyolar ki eksik değil birçok insandan fazla bile. Film hayata ve otizmli insanlara daha farklı bir bakış açısından bakmamızı sağlıyor. Çok da iyi yapıyor bence.
Temple Grandin halen Colorado Devlet Üniversitesinde profesör ve insanların tüm önyargısına rağmen nelerin başarılabileceğini çok güzel göstermiş.

11 Haziran 2010 Cuma

3-Yaşamaya Değer-Le Herisson


"Bütün mutlu aileler birbirlerine benzerler,her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır"


Can sıkıntısından izleyecek film ararken rastladığım,vakit geçirmek için izlemeye başladığım bir filmdi başta. Ama film bitince öyle vakit geçsin diye izlenecek filmlerden biri olmadığını gördüm. Film 2009'da Muriel Barbery’in romanından uyarlanarak çekilmiş ve İtalyan-Fransız ortak yapımı. Fransızca konuşuluyor olması benim için bir artı çünkü Fransızca filmleri seviyorum.

Filmde küçük bir kızımız var, Paloma. Elinde kamerası sürekli bir şeyler çekiyor. Ha bir de bir sonraki doğum gününde intihar etmeyi düşünüyor, o güne kadar da sürekli birşeyler çekiyor.
Kapıcı Renee. Yalnız, yaşlı, suratsız,şişman. Böyle kelimelerle tanımlıyor kendini. Ama iç dünyası çok farklı. Kedisi Leo'yla yaşıyor. Sürekli kitap okuyor.
Ve apartmana taşınan Kakuro Ozu. Renee'de farklı bir şeylerin olduğunu hissediyor ve onu ilk olarak evine yemeğe davet ediyor ve sonrasında bir kaç davet daha.
Filmi izlerken bu 3 kişi arasında farklı bir bağ kuruluyor sanki. Film farklı bir etki bırakıyor. Bittiğinde de neden böyle bitti dedirtiyor hani. Bu son beni üzdü açıkçası. Böyle olmamalıydı dedim.
Filmin ismi le herrison kirpi demek, neden kirpi olduğunu da izleyip öğrenmek gerek :)

28 Nisan 2010 Çarşamba

2.Candy



Uzun zamandır merak edip de bir türlü izleyemediğim bir filmdi Candy. Bugün izledim sonunda. İlk izlenim, güzeldi. Hem duygusal hem dram, ikisi bir arada. Tam bir aşk filmi. Çok güzel bir aşk var filmde ama yaşananlar kötü. Bağımlılığın ne kadar iğrenç bişey olduğunu tekrar gösteren bir film. Bırakmaya çalıştıkları sahne ve sonrasındaki doğum sahnesi feci halde etkileyici. Candy çok güzel bir kız ve Dan de ona fena halde aşık. Filmin sonunda Dan'in yaptığı fedakarlık müthiş.
Bence izlenmesi gereken bir film. Fazlasıyla etkileyici, aşk ve acı dolu...

14 Nisan 2010 Çarşamba

1. Dancer in the Dark/Karanlıkta Dans



Bugünbunuizledim. Yeniden.
Bu filmi ilk defa izlediğimde deli gibi Björk dinliyordum.( Halilcim sayesinde, ona teşekkür etmeden olmaz. Sayesinde böyle bi sesi tanıdım) Björk dinleyip de bu filmi izlememek olmazdı tabi.
Lars von Trier yönetmiş bu filmi.
Ve başrolde Björk.
Bu filmdeki oyunculuğuyla Cannes Film Festivalinde "En İyi Aktris" ödülünü almış Björk.
İlk izlediğimde film bitti ben öylece kaldım. Aman Allahım nasıl yani ,neden!,neden! diye. Film baştan sona etkileyici. Björk'ün ses tonu, konuşması, diyaloglar, şarkılar hepsi hepsi.
Selma. Off nasıl bi kadın bu böyle. Nasıl bir fedakarlık bu! Selma'nın her hareketi etkileyebiliyor bu filmde. Müzikaller mutlu biter diyor ama bu müzikal mutlu bitmiyor. Selma'nın sonu bu olmamalıydı ama böyle olmasaydı da film bu kadar etkileyici olmayabilirdi.
Sonra Selma'nın söylediği şarkı.
I've seen it all. Filmi izlemeden önce defalarca dinlemiştim ama filmden sonra çok daha farklı bir şarkı oldu benim için. Her dinleyişimde o sahne geliyor artık gözümün önünce. Herşeyi gördüm diyor Selma, Daha ne var ki görecek? İşte o anda tutamıyorsunuz gözyaşlarınızı.
Tabi filmin son sahnesi var bir de gözyaşlarınızı tutamadığınız. Neden ya neden diye diye film bitiyor.
Beni en çok etkileyen, unutamadığım filmlerden biridir bu. 2 defa izledim şimdiye kadar ama birkaç defa daha izlerim herhalde.
Son olarak IMDB 10 üzerinden 7.8 vermiş bu filme. Ben 10 üzerinden 10 veriyorum kendimce :))

Heyy !

Blogumun isminden de anlaşılabileceği gibi, burada izlediğim filmlerle ilgili bişeyler yazmayı planlıyorum. Film eleştirmeni olmak gibi bir iddiam yok. Sadece film izlemeyi seviyorum ve bunu sizinle paylaşmak istedim ( eğer birileri okuyorsa:) ) ve tabi daha sonra izlediğim filmleri hatırlayabilmek için.Hadi başlayalım bakalım :)

As you can understand from the name of blog, I am planning to write something about the movies I have watched. Of course I am not a critic about the films. I watch lots of films and, just wanted to share with you (if somebody reads this :) )and remember them later. Let's begin now :)